Pazartesi
Artık kendime bir çeki düzen verip edebiyata daha fazla zaman ayırmam gerekiyor. Daha fazla okumam ve yazmam gerekiyor. Özellikle projelerime ağırlık verip daha verimli bir şekilde yazı serüvenimi devam ettirmem gerekiyor.
Bir süre önce mutlaka okunması gereken 200 yazardan 200 kitabı belirlemiştim ve onları okumaya başladım. İlk kitap Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ydi. Ardından Oscar Wilde’nin Dorian Gray’in Portresi geldi. Sonra Nâzım’ın şiirlerine yoğunlaştım. Şuan elimde Nabokov’un Lolita’sı var. Sırayla her bir kitabı okuyup üzerine düşüncelerimi kaleme almalıyım, fakat okuduğum üç kitap hakkında da henüz hiçbir şey yazamadım. Ve her geçen gün yazmayı planladığım, fakat yazamadığım şeyler birikmeye başladı. Aslında bu da yepyeni bir projeye yönlendirmek üzere beni: Yazamadıklarım. Yazmayı düşünüp de yazamadıklarımdan bahsedeceğim bir proje olacak bu. Şöyle geriye dönüp baktığımda neler neler var yazmak isteyip de yazamadığım. Kitaplar, filmler, gördüğüm şehirler, gezdiğim müzeler, resimler, içimde kalan ukdeler, planlayıp da yapamadığım projeler… Hepsinden kısa kısa bahsedeceğim bir proje olacak Yazamadıklarım. En kısa zamanda başlayacağım bu projeye.
Bir yandan da farklı düşünceler zihnimi kemirmeye devam ediyor. İnsan her geçen gün yepyeni şeyler öğreniyor. Okuduklarından, izlediklerinden, gördüklerinden, insanlarla konuştuklarından… Bunları da Öğrendiklerim başlığı altında yazacağım. Her öğrendiğim yeni bilgi için kaynak da belirtip, insanların da o bilgiye kolay ulaşmasını sağlamaya çalışacağım.
Ve tabii ki geçmişte planladığım, fakat bir türlü başlayıp bir hıza ulaştıramadığım projeler de var: Çizilemeyen Portreler, Ukde, Çağrışımlar…
Eğer istediğim gibi bir okuma ve yazma hızına ulaşabilirsem bütün projelerimi tam anlamıyla, istediğim şekilde hayata geçireceğimi ve belli bir ritme ulaştıracağımı düşünüyorum.
Ama öncelik okumanın. Gece beni okumaya davet ediyor.
Tuna BAŞAR
10eylül’12gecesi