Çarşamba
Gece usul usul iner derler ama, benim için, gece sürekli olan bir zaman dilimini oluşturuyor son günlerde. Günüm geceme karıştı desem, olmayan güne haksızlık, var olan geceye itiraz olacak söylediklerim. Geceleri okuyup, düşünüp, varlığımı sorgulayıp, gündüzleri uyurgezer gibiyim. Uykunun beni terk ettiği zamanlarda karanlığı yaşıyorum. Aydınlıktaysa uyuyamam zaten.
Karanlık çökmeye başladığında bir anda dinçleşiyorum. Kendimi en güçlü hissettiğim anları yaşamaya başlıyorum. Bir anda zihnim de yoğun bir şekilde çalışmaya başlıyor ve o anda her şeyi yapabilecek güçte olduğumu hissediyorum. Ne zaman ki uykusuz geçen gecenin sonunda hava aydınlanıyor ve bir anda gücümü yitiriyorum. Silikleşiyorum. Belki de kişilik değiştiriyorum. Kendimi bile ifade edemez hale geliyorum.
Sanırım bu nedenle uzun zamandır geceler çok önemli benim için. Yalnızlığımın arttığı vakitler daha iyi hissediyorum kendimi. Kendi iç sesime daha rahat kulak kabartabiliyorum. Daha çok fikir üşüşüyor aklıma. Bir anda hepsini yapasım geliyor. Bir yandan şiir yazarken, bir yandan da romanımı tasarlıyorum. Bir yandan kendimi dinlerken, bir yandan da dünyaya kulak veriyorum. Bir yandan düşlerimi çizerken, bir yandan da hayat oyununun trajedisini oynayan aktör oluyorum. Bir yandan bu durumun beni sonsuza kadar bırakmamasını isterken, bir yandan da bu duruma anlam veremiyorum.
Gece usul usul iner derler ama, benim için, gece sürekli olan bir zaman dilimini oluşturuyor son günlerde ve ben Gece’yi çok seviyorum.
5ekim’11gecesi mutki
Tuna BAŞAR
Yorum Gönder