Mart 2014

2016 Yılında İzlemeyi Planladığım Filmler 2016 Yılında Okumayı Planladığım Kitaplar Adalet Ağaoğlu Adam Yayınları Aforizma Ahmet Altan Ahmet Say Akbank Caz Festivali Aklımda Kalanlar Alberto Giacometti Alejandro González Iñárritu Alexandre Cabanel Alıntı Alıntıladıklarım Alıştırmalar Altın Koza Film Festivali Anatole France Antoloji Ara Güler Arkas Sanat Merkezi Aspendos Opera ve Bale Festivali Ataol Behramoğlu Ayfer Tunç Aziz Nesin Bach Berlin Film Festivali Beyoğlu Sahaf Festivali Bilge Karasu Bilgi Yayınevi Birhan Keskin Boticelli Botticelli Caddebostan Kültür Merkezi Can Yayınları Candan Erçetin Cemal Süreya Claude Monet Çağan Irmak Çevrimdışı İstanbul Dağlarca Şiir Ödülü Değinmeler Deneme Dergi Devlet Tiyatroları Diego Velázquez Dinlediklerim Düşbükeyler Edebiyat Edgar Degas Edirne Kitap Fuarı Edward Munch Eleştiri Elias Canetti Emin Alper Enis Batur Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Erzurum Eylül'e Mektuplar F. Scott Fitzgerald Fazıl Hüsnü Dağlarca Felsefe Ferit Edgü Film Filmekimi Fotoblog G. Cabrera Infante Galeri Gece Gece Edebiyat Gezi Giorgione Goethe Goya Gustav Klimt Gülten Akın Gündemdekiler Günler Günlük Günlükler Günün Şarkısı Haber Halikarnas Balıkçısı Hayat Notları Heykel Hilmi Yavuz Italo Calvino İçebakan İdil Biret İstanbul Bienali İstanbul Kitap Fuarı İstanbul Kukla Festivali İstanbul Modern İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali İş Bankası Kültür Yayınları İş Sanat İzlediklerim İzlek İzmir Avrupa Caz Festivali İzmir Sanat James Joyce Jan van Eyck Jean Auguste Dominique Ingres Johannes Vermeer John William Waterhouse Karalama Defteri Kırıntılar Kırmızı Kedi Yayınevi Kısa Metinler Kim Ki-duk Kitap Kitap Eleştirileri Kurşun Kalem Dergisi küçük İskender Kültür-Sanat Kürşat Başar Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi Listelediklerim Luc Besson Malraux Man Booker Ödülü Manet Marc Chagall Marguerite Duras Marlon James Matisse Mektup Melih Cevdet Anday Memet Fuat Metin Uca Metis Yayınları Mırıldandıklarım Michelangelo Milan Kundera Murathan Mungan Mühür Dergisi Müzik Nâzım Hikmet Nobel Edebiyat Ödülü Not Defteri Notos Nuri Bilge Ceylan Nuri İyem Oğuz Atay Okuduklarım Okuma Defteri Okuma Günlüğü Okuma Şenliği Onat Kutlar Opera Opus Amadeus Oda Müziği Festivali Orhan Pamuk Oscar Ödülleri Ödül Öğrendiklerim Ömer Kavur Önerdiklerim Öneri Öykü Özdemir Asaf Özlü Söz Paul Cézanne Paul Klee Penguen Kolu/Kanadı Pera Müzesi Picasso Plan Proje Quentin Tarantino Refik Durbaş Rembrandt Remzi Kitabevi Resim Resim Defteri Roman Rota Sabancı Müzesi Sait Faik Abasıyanık Salâh Birsel Sanat Sayıklamalar Seçtiklerim Sel Yayıncılık Selçuk Altun Selim İleri Sempozyum Seyir Defteri Sezen Aksu Sıla Sinema Söyleşi Sözcükler Sözünü Sakınmadan Stanley Kubrick Stefan Zweig Süreyya Operası Svetlana Aleksiyeviç Şiir Şiir Düşü Şiirler Tiyatro Tiziano Vecellio Tomris Uyar Ukde Van Gogh Varlık Dergisi Venedik Film Festivali Venüs Veysel Çolak Videolar Viktor Hugo William-Adolphe Bouguereau Yaşar Kemal Yavuz Turgul Yazar Yazı Masası Yazılar Yekta Kopan YKY Yön Yayınları Yusuf Atılgan Yücel Müştekin Zeki Demirkubuz

12:51:00 , ,

19 Mart 2014
Çarşamba

Son günlerde Enis Batur ve Selçuk Altunokumalarına ağırlık verdim. Enis Batur’un deneme kitaplarını ardarda okuyorum. Ölesiye Sanat’la başlamıştım okumaya. Smokinli Berduş, Kırkpâre ve şimdi de Aciz Çağ, faltaşları. Selçuk Altun’un da Kitap İçin 3 adlı kitabını okurken yeni romanı “Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme” çıkınca hemen bu kitabı da okudum ve bir başka Selçuk Altun romanı “Senelerce Senelerce Evveldi” beni kendine çekti. Sanırım “Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca”yı da okuyacağım birkaç gün içinde. Bir yandan da yeniden Cemal Süreya şiirlerine dönüş yapıyorum. Arka arkaya iki yeni Cemal Süreya şiir kitabı okur karşısına çıkarıldı YKY tarafından. İlk şiir kitabı Üvercinkayeniden basıldı Sevda Sözleri’nden ayrı olarak. Bir de şairin eşi Elif Sorgun tarafından seçilen şiirlerden oluşan Bir Kırlangıcın Daha Var yayınlandı. Sanırım bu iki kitap sonrasında Sevda Sözleri’ni de tekrar okuyacağım.
Bu kitapları ve şiirleri okurken aklıma önemli bir soru işareti de takılmadı değil: yazarlar, şairler eserlerini üretirken başka yazarlardan ne şekilde etkileniyorlar? Özellikle Cemal Süreya’nın Üstü Kalsın şiiri bana bu soruyu sordurdu. Çünkü son zamanlarda üzerinde yoğunlaştığım diğer bir şair olan Behçet Necatigil’in Kapalı Çarşı adlı kitabında yer alan Lâdes adlı şiire bir çağrışım yaratıyor Üstü Kalsın bende. Elbette ki birebir aynılık söz konusu değil fakat Cemal Süreya’nın bu şiirden etkilenmiş olabileceğini düşünüyorum. Bir de Enis Batur’un Aciz Çağ, faltaşları adlı kitabındaki Candan Günce başlıklı denemesinde geçen Çaprazlama Günlük fikri beni Ayfer Tunç’un Suzan Defter öyküsüne götürdü. Ayfer Tunç, Suzan Defteri yazmadan önce Enis Batur’un bu fikriyle karşılaşmış olabilir mi?
Tabii ki bunlar sadece birer soru. Ama beni asıl ilgilendiren yazarların, şairlerin yazma sürecinde nelerden etkilendikleri. Neler sayesinde yeni fikirlere yöneldikleri. Nelerin zihinlerinde ışık çakmasına sebebiyet verdiği. Keşke bir fırsat olsa da yazarların, şairlerin etkilenme durumlarını daha yakından gözlemleyebilsek.
Aslında bir de hiç farkına varılmayan etkileşimler söz konusu yazan kişiler için. Bir ara karşısına çıkıp da dikkatini pek çekmeyen, ama bilinçaltının derinliklerine atılmış olan fikir zerrecikleri günün birinde yazma sürecine direkt etki ediyor. Kendi yazma sürecimi bu düşünce çerçevesinde gözden geçirmeliyim. Beni nelerin etkilediğini, nelerin yazmaya yönlendirdiğini, yazdıklarımda kimlerin ne gibi etkileri olduğunu araştırmalıyım.

on9mart’14gecesi edirne

Tuna BAŞAR

00:11:00 , ,

16 Mart 2014
Pazar

Bir süredir eski yazdığım günlükleri yayınlıyordum. Ama artık eski yazdıklarımı bir kenara bırakıp günü gününe yaşadıklarımı, yazdıklarımı paylaşmam gerektiğini fark ettim. Bu sayede zamanı daha verimli kullanırken, günden kalanları da daha iyi bir şekilde belirlemiş olacağım. Uzunca bir süredir hep içimde ukdeler kalıyor. Yapmak istediklerim, yazmak istediklerim hep birikiyor. Bir türlü istediğim şekilde zamanı kullanamıyorum. Hem yazmak için, hem de planladıklarımı hayata geçirebilmek için…
Aslında bir süredir istediğime yakın bir okuma hızına ulaşmış sayılırım. Ama yazma konusunda bir türlü istediğim hıza yaklaşamıyorum. Tabii bir yandan da diğer sanat dallarına yeterince vakit ayıramadığımın üzülerek farkına varıyorum. Hâlâ dünya resminin en önemli örneklerini seçemedim. Hâlâ sinema tarihinin en önemli filmlerini belirleyemedim. Hâlâ yeterince müziğe odaklanamıyorum. Her zaman bu vakit darlığı yakama yapışıp kalacak sanırım. Belki de bu ritme alışmam gerekiyor. Beklentilerim çok fazla olsa da, en azından okuma konusunda, şu anki hızım fena sayılmaz. Olabildiğince okumalıyım ve yazabildiğim kadar da yazmalıyım. Zamanı hep daha iyi kullanabilmek için de çabalamaya devam etmeliyim. Gece beni hem yazmaya hem de okumaya çekiyor. Bakalım bundan sonrası neler getirip neler götürecek.

on6mart’14gecesi edirne

Tuna BAŞAR


22 Ocak 2013 Salı
İzmir

Sevgili Eylül,

Yine çok uzun zaman oldu sana yazmayalı. Artık yoğunluk nedeniyle sitem etmekten ben de sıkıldım. 2013 yılı ile birlikte yazma serüvenime yeni bir soluk getirmem gerekiyor. Bunun fazlasıyla farkındayım.
Bir süredir yazmaktan ziyade okumaya vakit ayırıyorum. Okunmayı bekleyen kitap sayısı öyle çoğaldı ki! Bu yılın başında okumayı planladığım kitapların listesini yayınlamıştım. Daha bu listeyi yayınlamamın üzerinden 15 gün bile geçmeden yepyeni kitaplar sıraya girdiler. Özellikle yeni yayınlanan kitaplar bu listede kendilerine hemen yer açıyorlar.
Enis Batur’un İçbükeyler serisinin Şehir Meydanında Fıçı Yuvarlamak adlı kitabını okurken serinin Merak Cemiyeti Tutanakları adlı kitabı çıkmış. Hemen edinip okumaya başladım. Bu arada Ferit Edgü’nün iki kitabı da ardarda yayınlandı: öykülerinden oluşan Giden Bir Kedinin Ardından ve Sel’in geceyarısı kitabı olarak Selma Gürbüz İçin Üç Yazı… Bir de Leylâ Erbil var tabii. Uzunca bir süre eserleriyle hiçbir ödüle katılmayan Leylâ Erbil, Füsun Akatlı Onur Ödülü ve Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nden sonra şimdi de PEN Öykü Ödülü’nü kabul etmiş. Bu nedenle Gecede’ye, Cüce’ye ve Hallaç’a geri dönmeyi düşünüyorum. Geçen yıl çıkan, hemen alıp okumak istediğim fakat bir türlü okuma sırası gelmeyen Kalan’ı da bu vesileyle okumalıyım.
Bir de belli dönemlerde yaşadığım yer değişiklikleri nedeniyle yeni kitaplara yönelmek zorunda kalıyorum. Malum okumayı düşündüğüm kitapları seyahatlerim boyunca yanımda taşımam mümkün değil. 10 gün boyunca İzmir’de olacağım için bu süreçte İzmir’deki bazı kitapları okumayı planlıyorum: J. M. Coetzee’nin Romancının Romanı, Salâh Birsel’in Bay Sessizlik, Enis Batur’un Opera ve İlhan Berk’in Galatakitapları bunlardan bazıları.
Bu süreçte okumak beni yazmaya da sevk edecektir diye düşünüyorum.
Bir yandan da edebiyat dışındaki kültür-sanat etkinliklerine de vakit ayırmaya çalışıyorum. Çok uzun zamandır hayalini kurduğum bir etkinlik gerçekleşiyor İzmir’de bu aralar: dünya sanatını derinden etkilemiş bir ressamın resimlerinin İzmir’de sergilenmesi. Salvador Dali sergisi yaklaşık iki ay boyunca Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde sergilenecek. Geçen gün gittim sergiye, ama bir defa daha gitmek, daha detaylı bir şekilde resimleri incelemek istiyorum. Keşke sen de burda olsaydın da beraber gidebilseydik. Gerçi geçen sene İstanbul’da Tophane-i Amire’de yine bir Dali sergisine beraber gitmiştik ama sanat etkinliklerine seninle gitmenin tadı bambaşka. Gerçi sen oralarda benden habersiz birçok etkinliğe katılıyorsun, biliyorum. Bakarsın yakında ben de uzun süreliğine oralara gelirim.
Haberlerini bekliyorum. Sana daha fazla yazacağımın sözünü vererek en yakın zamanda görüşmek üzere diyorum. Sevgilerimle.

Tuna BAŞAR

13:38:00 , ,

1. Bir süredir üzerinde çalıştığım “Dilimize Çevrilmemiş ya da Yetersiz Çevrilmiş Önemli Eserler” başlıklı denememi tamamlamalıyım.
2. Son günlerde üzerine yoğunlaştığım Behçet Necatigilşiirleri üzerine Şiir Düşü’ne bir yazı yazmalıyım.
3. Türk Edebiyatında öğretmen-yazarlar üzerine yaptığım araştırmayı tamamlayıp burdan bir yazı kotarmalıyım.
4. Bitlis üzerine yazdığım yazıyı gözden geçirip son halini vermeliyim ve İzlek’te yayınlamalıyım. Karalama Defteri’ne konuk ettiğim Erzurum başlıklı yazıyı da tamamlayıp İzlek’e aktarmalıyım.
5. Enis Batur ve Selçuk Altun’un üzerinde durduğu yazarları belirlemeliyim ve bu yazarları yakından takip etmeliyim. Thomas Bernhard gibi, Louise Glück gibi, Mallermé gibi, Elias Canetti gibi…

Tuna BAŞAR

22:54:00 , ,

11 Haziran 2013
Salı

Gelip geçerken günler, bazen büyük bir boşluğun içinde hissediyorum kendimi. Hep gelecekle ilgili yapmak istediğim bir şeyler var, fakat bazen yapmak istediklerimi yapacak, hatta planlayacak kadar bile güç bulamıyorum kendimde. Eskiden bu tür durumlarda kitaplara, bilhassa da şiirlere sarılırdım. Okudukça güçlendiğimi hissederdim. Okudukça kendimi bulurdum. Ufkum genişler, yepyeni fikirler üşüşürdü zihnime. Bu da beni çok olumlu etkilerdi. Ama şimdi o okumanın gücünü de kaybetmiş gibiyim. Okusam da eskisi gibi güçlü hissedemiyorum kendimi. Bu hissiyat beni daha da büyük bir yorgunluğa sevk ediyor. Kitaplar da iyi gelmezse bana, ne yapacağım!
Aslında yazmak da çok iyi gelirdi bana. Yazdıkça da kendimi bulurdum. Yazdıkça da güçlenirdim. Yazdıkça da yeni fikirler, yeni düşünceler zihnime üşüşürdü. Artık yazmaya bile gücüm olmadığını hissediyorum. Yazıyorum, fakat yazdıklarımdan eskisi kadar keyif alamıyorum. Yazdıklarımı eskisi kadar beğenmiyorum.
Daha iyi fikirler eşliğinde, daha iyi şeyler yazmalıyım belki de. Belki de daha iyi kitaplar eşliğinde yazmalıyım bundan sonra. Bugüne kadar okumak isteyip de okuyamadığım kitapları okumalıyım öncelikle. Okumak için kendimi zorlamalıyım. Ya da bir süre sadece okumalıyım. Yazacak şeylerim birikene kadar okumalıyım. Okudukça belki de eskisi gibi kendimi daha güçlü hissetmeye başlarım. Kendimi güçlü hissettikçe de daha kaliteli şeyler yazarım belki de.

on1haziran’13gecesi  

Tuna BAŞAR


101
mavi ve huzur

renkli bir düş görmek gibi
seni düşünmek

102
bebek ve sevgi

bir annenin çektiği doğum sancıları gözlerin
çekilen acıya değecek
gözlerinden doğacak bebeğim

103
resim ve şehir

kalabalıkların içindeki görünmeyen ayak izi
gittikçe kısalacak bu yollar
sürgüne giderken ruhlar

104
zaman ve nehir

akıp giden mutluluğun can çekişmesi
sarp bir kayalıkta
ruhu kemiren bilmece

105
rakam ve ışık

görüntülerin kaybolması ihtiyar karanlıkta
elbet kavuşacak
imgesel görüntüler şiirin kollarında

106
ses ve ayna

kendi ikizimi yaratıyorum sonsuzlukta
gideceğim bir gün
varılmaz uçurumlara

107
sonsuzluk ve bir gün

verilmeyecek hiçbir zaman hak ettiğim sevgiler
kucağımda taşınan
çare bilmez kırılgan

108
şiir ve harf

kaç kelime anlamlı bir bütün eder
yarım kalmış
inatçı düzenekte

109
masal ve göz

bir masaldı gözlerin
asla sonunu hatırlayıp
uykusuz bedenime anlatamadığım

110
son ve ilk

nerde başlar nerde biter bu gidişat
hep eksik kalacak
yıkıntılar arasında bu hayat

Tuna BAŞAR

Tuna BAŞAR

{picture#https://scontent-ams3-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xfp1/v/t1.0-9/1185406_677123368993345_252884960_n.jpg?oh=9ad34d2cff4696ac91a0aa8f387e38cd&oe=575127C3} 1985 yılında doğdum. İzmir Karşıyakalı'yım. 2004 yılının son çeyreğiyle birlikte başladığım yazı serüvenime Gece Edebiyat adlı blog sayfamda devam ediyorum. Yazılarım ve şiirlerim Ada (Samsun),Aykırı Sanat, Berfin Bahar, BH Sanat, Çalı, Genç Hayat, İzmir İzmir, Kaçak Yayın, Kar, Koridor, Kum, Kuşak, Kül Öykü, Lacivert Sanat, Mor Taka, Onaltıkırkbeş, Sunak, Taflan, Varlık, Virgül gibi dergilerde yayınlandı. {facebook#https://www.facebook.com/tunabasar} {twitter#https://www.twitter.com/tunabasar35} {google#https://plus.google.com/+TunaBasar} {pinterest#https://www.pinterest.com/tunabasar35} {youtube#https://www.youtube.com/c/TunaBasar} {instagram#https://www.instagram.com/tunabasar35}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.