• Sanatı halka indirmek için ucuz ya da bedava etkinlikler düzenliyorlar. Gerçek birer sanatsever olanlar da sanatın ne olduğunu bilmeyen bir sürü insan da geliyor böyle etkinliklere. Sanata, sanatçıya, estetiğe değer vermeyen kişiler, kendini sanatın kollarına bırakmak için gelen kişilerin de motivasyonunu bozarak sanatın değerinin anlaşılamamasına sebep oluyorlar.
O nedenle sanatsal etkinlik biletleri bazı insanların gelmesini engelleyecek bir fiyat düzeyinde olmalı ki sanata ve sanatçıya değer verildiği anlaşılsın.
• Güne Fazıl Say’ın “Nâzım Hikmet Oratoryosunu” dinleyerek başlamak. Genco Erkal ve Zuhal Olcay’ın sesinden Nâzım’ı hissetmek…
• Le Figaro, Fazıl Say için yazmış: “O sadece dâhi bir piyanist değil, şüphesiz ki 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri olacaktır.”
• Demokrasinin ne demek olduğunu bilmeyenler için kısaca…
100 kişinin olduğu bir yerde 99 kişi aynı şeyi düşünüyor ve sadece 1 kişi diğerlerinden farklı düşünceye sahipse, demokrasi bu 1 kişinin hiç kimseden korkmadan düşüncesini dile getirmesi anlamına gelir. 99 kişi, o 1 kişinin düşüncesini dile getirmesini güvence altına almalıdır. Yoksa demokrasiden bahsedilemez.
Cumhuriyet ise bir yönetim şeklidir. Halk demokrasinin verdiği düşünceyi özgürce ifade etme hakkını, kendini yönetecek kişileri seçmek için, oy yoluyla, kullanır. En çok oy alan kişi ya da parti o toplumu yönetme hakkına sahip olur.
Ne yazık ki bizim ülkemizde bu iki kavram sürekli olarak karıştırılıyor.
• Dünya’da İncil’den sonra en çok satan kitap Karl Marx’ın “Kapital” adlı eseriymiş.
• Karl Marx kendini Honore de Balzac’ın “Gizli Başyapıt” adlı kitabının kahramanı Frenhofer’e benzetiyormuş.
• 1963 yılında Nobel Edebiyat Ödülüne layık bulunan Jean Paul Sartre, ödülü reddeden tek yazardır.
• Unutulmuş aşkların külleri savruluyor günlerime. Hatıralar birbirine giriyor. İçimde büyük bir sıkıntı oluşturup öyle uzaklaşıyorlar benden. Bir fotoğraf karesi, hiç tanımadığım bir insanın gözündeki ifade, şarkılar, şiirler ve tabii ki şu anda yaşadığım karşılıksız aşkın büyüklüğü…
Her yaşadığım aşktan geriye bir sürü acı kalmış. Ya da her aşk acıtmış aslında zayıf yüreğimi.
Şimdi yinelenme zamanı…
İçimdeki sıkıntı bunun göstergesi.
• Jan van Eyck’in “Kırmızı Türbanlı Adam” portresi…
• Şiirle ilgilenen insanların, özellikle de şiir yazmaya çalışan insanların, çok iyi edebiyat ve şiir bilgisinin yanında, felsefeden müziğe, resimden mitolojiye, sosyolojiden sinemaya, psikolojiden tarihe kadar çok geniş bir ilgi alanına sahip olması gerekir.
• Melih Cevdet Anday’ın yazdığı “Mikado’nun Çöpleri” adlı tiyatro oyunu…
• Bir kere okuduktan sonra başucu kitabım haline gelen ve ne zaman ruhumu beslemek istesem açıp okuduğum kitaplar vardır. Hiçbir koşul bu kitaplardan vazgeçmeme sebep olamaz.
Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar”ı ve Korkuyu Beklerken”i,
Selim İleri’nin “Cehennem Kraliçesi” ve “Her Gece Bodrum”u
Kürşat Başar’ın “Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları”
küçük İskender’in “Eflatun Sufleler”i
Arthur Rimbaud’un “Bütün Şiirleri”
Nâzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları”
Ahmet Altan’ın “Geceyarısı Şarkıları”
Orhan Pamuk’un “Öteki Renkler”i
Ferit Edgü’nün “Tüm Ders Notları” ve “O/ Hakkâri’de Bir Mevsim”i
Ahmed Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim”i
Murathan Mungan’ın “Yaz Geçer”i
Attilâ İlhan’ın “Ben Sana Mecburum”u
Ayfer Tunç’un “Taş-Kâğıt-Makas”ı
Selçuk Altun’un “Kitap İçin”i
Enis Batur’un “Başkalaşımlar”ı
…bunlardan bazıları.
• Antik Yunan dönemi Anadolu topraklarında da yaşanmıştır ve felsefenin, edebiyatın ve tiyatronun temellerinin atılmasında bu toprakların da payı vardır. Biz niçin bu toprakların değerini fark edip Homeros’u, felsefenin tohumlarını atanları, Antik Yunan tiyatrosunu kendi kültürümüze katmaya çalışmıyoruz?
• “Kadından şair olmaz, kadının zaten kendisi şiirdir.” (Adonis)
• İki insanın birbirine verdiği değer bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bir tarafın verdiği değer, diğer tarafı dengelemelidir.
Bir kişiye ne kadar çok değer verirsen, o kişinin sana verdiği değer o oranda azalır. Ya da bir kişinin sana verdiği değer ne kadar azsa, bu senin daha fazla değer vermene sebep olur ki bu da insanı çok yorar.
• Fransız yazar ve eleştirmen Anatole Francesöylemiş:
“Eğer 50 milyon kişi aptalca bir şey söylüyorsa, o hâlâ aptalca bir şeydir!”
• Kürşat Başar “Başucumda Müzik”
• Başucumda Müzik’te akordeon çalan adamın söylediği şarkıda “her şey silindi ve artık yalnız sen varsın” cümlesi geçiyor.
Şarkının devamı şöyle:
“senden ayrı olduğum bir tek an yok,
çok uzaklarda olsan bile
seni taşıyor her şey
kokular, sesler, seslenişler,
ne zamandır görmüyor gözlerim,
unuttum tanıdığım ne varsa,
bir tek senin yüzün,
çok uzaklarda olsan bile…”
• Ne zaman tiyatroya gitsem içimde “tek kişilik şehir” belirir.
• Enis Batur’un “Kütüphane: Bir Başka-Labirent Öyküsü” adlı kitabından…
Tarihteki önemli kitap kayıpları:
- İÖ 747 yılında Babilonya kralı kendisi ve ailesini konu edinmeyen bütün kitapları imha ettirmiş.
- İÖ 213’te Çi-Hoang-Ti, imparatorluk sınırları içindeki bütün kitapları, tıp ve arkeoloji alanlarındakini ayırarak nehirlere döktürmüş.
- Paulos, 54 yılında Efes Kütüphanesine büyük zarar veriyor ve doğu dinlerine ve paganlara ait kitapları ortadan kaldırıyor.
- 476’daki Bizans yangınında 120 bin yazma kül oluyor.
- Araplar 640’da Acem yazmalarını; Moğollar, XI-XII. yy arası, Kahire ve Bağdat’ta birkaç milyon yazmayı yok ediyorlar.
- Bunların dışında İskenderiye ve Saraybosna kütüphanelerinin yanması sebebiyle kaybedilen kitaplar var.
Daha önce yazdığım bir cümleyi tekrarlamakta yarar görüyorum:
Bir kitap kurdu için sunulacak en güzel cennet, insanlık tarihi boyunca yazılan bütün kitapların yer aldığı dev bir kütüphanedir herhalde.
Tuna BAŞAR
Yorum Gönder