12 Haziran 2011 Pazar - Mutki
• Erdal Alantar “Soyut Kompozisyon”
• Uzun zamandır heyecanla beklediğim Genel Seçim yapıldı ve ne yazık ki yine büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. 2002 ve 2007 seçimlerinde de Cumhurbaşkanlığı ve Anayasa referandumunda da yaşadığım hisleri bugün daha da artarak yaşadım.
Belki de gerçekçi olmayan bir heyecanla beklemiştim seçimleri. Seçim öncesi yapılan anketlere ve bazı gazetecilerin yazdıklarına aldanmıştım sanırım. Yine AKP’nin birinci parti olacağından şüphem yoktu fakat %50 oy alacağı hiç aklıma gelmezdi. Tabii bu durum AKP’nin başarısından önce muhalefetin büyük bir başarısızlığı anlamına geliyor. Kılıçdaroğlu’nun ve Bahçeli’nin muhalafet anlayışı AKP’yi zayıflatmaya yetmiyor. Hatta yapılan yanlış muhalefet daha da güçlenmesine sebep oluyor. Bunu görmeleri lazım ve artık muhalefet liderliğini bırakmaları gerekiyor.
Sonuçta halkın verdiği oylara saygı duymaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. Yaşanan onca olay bile, bir emekli öğretmenin ölmesi, bir genç kızın çocuğunu düşürmesi, bir sürü üniversite öğrencisinin dayak yemesi, suçu belli olmayan insanların yıllarca hapishanede kalması bile, bu halka bir şeyleri göstermeye yetmiyorsa elden ne gelir. Ne demişler her halk hak ettiği şekilde yönetilir.
Seçimin iyi tarafı bağımsız adayların beklenenden fazla sayıda milletvekilini meclise göndermeleri ve elbette ki benim için Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın seçilmiş olmaları. Gönül isterdi ki Tuncay Özkan da seçilebilsin…
Ve elbette çok uzun zaman sonra alınan oyların yaklaşık %94’ünün meclise yansıyacak olması da çok önemli bir gelişme.
Her zamanki gibi güzel şehrim İzmir muhalif olarak ayakta kalmayı başardı. Bu da benim için çok önemliydi. Her şeye rağmen İzmir var, diyebileceğiz. En azından 4 yıl daha…
Seçim mağlubiyetini unutmanın en iyi yolu, her zaman kendimi kötü hissedince yaptığım gibi, sanata sığınmak. Bu sefer şiire, öyküye veya bir romana değil de sinemaya sığınmayı tercih ettim. Beni bu dünyadan uzaklaştıracağını düşündüğüm bir filme, David Lynch’in Mulholland Çıkmazı’na…
• Yine, yeniden David Lynch sineması ve tabii ki Mulholland Çıkmazı…
• Benim için sinemadaki en farklı, en gizemli yönetmen olan David Lynch’in, bana göre, en iyi beş filmi şöyle:
1. Mulholland Çıkmazı
2. Kayıp Otoban
3. İnland Empire
4. Mavi Kadife
5. Vahşi Duygular
• Sait Faik’in Son Kuşlar öyküsü ve özellikle de öykünün son paragrafı:
“Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”
• Bugüne kadar karşıma çıkan bazı kitap isimleri bende bir imrenme uyandırmıştır. Keşke bu isimleri ben kullanmış olsaydım, diye çok geçirmişimdir içimden. İşte onlardan bazıları: Tutunmayanlar (Oğuz Atay), Göçmüş Kediler Bahçesi (Bilge Karasu), Eflatun Sufleler (küçük İskender), Cumartesi Yalnızlığı (Selim İleri), Mırıldandıklarım (Murathan Mungan), Geceyarısı Şarkıları (Ahmet Altan), Şiir Çilingiri (Doğan Hızlan), Smokinli Berduş (Enis Batur), Görünmez Kentler (Italo Calvino), Puslu Kıtalar Atlası (İhsan Oktay Anar), Ölü Zaman Gezginleri (Hasan Ali Toptaş), Periler Ölürken Özür Diler (küçük İskender), Hayat Atölyesi (Murathan Mungan), Rüyalar ve Uyanışlar Defteri (Latife Tekin), Kırmızı Pelerinli Kent (Aslı Erdoğan), Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri (Yekta Kopan)…
• Nazan Öncel’in Hayvan albümünde yer alan Bebek Sevgilim, Bebişim, Beni Düşün, Canım Bir Yanlış Yapmak İstiyor şarkıları.
• Okuduklarım
- Sait Faik Abasıyanık “Son Kuşlar”
- Nilgün Marmara “Daktiloya Çekilmiş Şiirler”
- Enis Batur “Söz’lük”
- Haz: Şeref Bilsel-Cenk Gündoğdu “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2011”
- Sanat Kitabı 500 Sanatçı 500 Sanat Eseri
• İzlediklerim
- Yön: David Lynch “Mulholland Çıkmazı”
• Dinlediklerim
- Nazan Öncel “Hayvan”
- Sezen Aksu “Öptüm”
Tuna BAŞAR
Yorum Gönder