Sonbahar
Hayallerini, arkadaşlarını, ailesini, okulunu ve güzel bir yaşamı idealleri uğruna feda ettikten sonra, cezaevinden memleketi Hopa'ya annesinin yanına gelir. Doğu Karadeniz'in Gürcistan'la komşu olan en uç noktasındaki Hopa'da dağların yamaçlarında, müthiş bir doğanın karşısında barakadan bozma evde annesiyle yaşamaya başlar.
Karadeniz insanını, halkın gündelik yaşamını, insanların konuştuğu dili, bölgeye gelen Gürcü kadınların para karşılığında bedenlerini satmalarını ve bir insanın 10 yıllık cezaevi macerasından sonra topluma nasıl da yabancılaştığını anlatan güzel bir film Sonbahar.
Nuri Bilge Ceylan'ın "Uzak", Semih Kaplanoğlu'nun "Meleğin Düşüşü" filmlerinden etkilendiği, filmin genelinde ise Angelopulos etkileri göze çarpıyor. Kimi yerlerde de Lynch'in Mulholland Drive ve Bertolucci'nin The Dreamers filmlerine gönderme yaparken; edebiyattan resime, müzikten felsefeye, politikadan sosyolojiye geniş bir altyapıyla örmüş filmini Özcan Alper.
Filmde Oğuz Atay'dan Sabahattin Ali'nin eserlerine, Van Gogh'un "Dinlenme Vakti" tablosuna, Çehov'un "Vanya Dayı" öyküsüne göndermelerin olması da filmi daha da güzelleştiriyor.
Tuna BAŞAR
hala etkisinden kurtulamadığım bir film.. geçen hafta içinde iki ödül daha verildi.. bu filmde olmasaydı o yaşananlarda.. o güzel ortamda sadece aşk fimleri için kullanılıyor olsaydı.. belki bundan sonrası için "sonbahar"..
YanıtlaSilizlemek istediğim filmler arasında. insanı sarsan bir dönemin yaşanan gerçekleri. daha izlemeden etkileyici bir film olduğu kanısına varabiliyor insan.
YanıtlaSil