Sandık Lekesi - Sema Kaygusuz
Ben de uzun zamandır Sema Kaygusuz kitaplarını okumak istiyordum. Önceliği öykü kitabına (Sandık Lekesi) verdim, fakat Yere Düşen Dualar adlı romanı da en kısa zamanda okunmak üzere bekliyor. Tabii bu arada yıllardır biriktirdiğim dergilerden ve kitap gazetelerinden Sema Kaygusuz hakkında yazılanları, röportajları çıkardım. Yere Düşen Dualar'ı da okuduktan sonra daha geniş kapsamlı bir Sema Kaygusuz yazısı yazmaya çalışacağım.
Sandık Lekesi, Sema Kaygusuz'un ilk kitabı. 2000 yılında Can Yayınlarından çıkan kitapta 13 öykü yer alıyor. Son dönemde okuduğum öykü kitapları içinde gerek diliyle, gerek üslubuyla, gerekse de değindiği insan motifleriyle ilgi çeken öykülerden oluşuyor kitap. Özellikle kitabın ilk sekiz öyküsü üçüncü kişi tarafından anlatılıyor ve sıradan insanların hayatlarına odaklanıyor olmasından dolayı kendi içinde taşıdığı bütünlük nedeniyle okunma isteğini arttırıyor. Fakat kitabın içine neden konduğunu anlamadığım birkaç öykü (Yülerzik, Aşkâr ve Selametle Kalın Hanımefendi) okura verdiği tadı biraz olsun mayhoşlaştırıyor. Son iki öyküyle (Küllük ve Kışlangıç) yeniden kendi sesini yaratan kitap bence okunmaya değer. Hatta bazı öyküler şimdiden başucu öykülerim olmayı hak ettiler (Ortadan Yarısından, Elif'in E'si, Kadın Sesleri, Sarı, Küllük, Kışlangıç)
Kitabın en büyük eksiği öykülerin her birinin ayrı özelliklere sahip olup, bütünlüğü sağlayamamış olması. Sanki her öykü dergiler için yazılıp, sonradan (ya da dergilerdeki haliyle) kitaplaştırılmış izlenimi veriyor. Niçin dergilerde yayınlanan öyküler, şiirler kitaplaştırılır? Bazı eserler kitaplara girmemeli bence. Sadece dergilerde kalması için de yazılmalı bazı yazılar, şiirler, öyküler. Kitaplaştırılacak olanlar özellikle kitap için yazılmalı. Her biri kendi içinde ayrı olmanın özelliğini korurken, aynı zamanda da her birini bütün yapan bir bağ da olmalı.
Tuna BAŞAR
Yorum Gönder